06/03/2020 - KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN KORKUYOR VE KENDİMİZİ SUÇLUYORUZ | |
---|---|
Barem ve global ortağı WIN Grubu tarafından gerçekleştirilen “Küresel İklim Değişikliği Araştırması”ndan çarpıcı sonuçlar çıktı. Küresel iklim değişikliğinden korkuyor ve kendimizi suçluyoruz Tüm dünya küresel ısınmaya neden olan iklim değişikliği konusundaki endişe ile bunun insan yapısı olduğu ve insanlık için tehlike arzettiği kanaatini paylaşıyor. Ancak insanlık geri dönüş için zamanımız olup olmadığı konusunda ikiye ayrılıyor. Yarıya yakın bir grup iklim değişikliğinin geri dönüşü için hala zamanımız olduğu fikrindeyken diğer yarı bunun için çok geç kalındığını düşünüyor. Barem, global ortağı WIN grubu ile birlikte, 39 ülkede 30 bine yakın kişiyle, insanların Küresel İklim Değişikliği konusundaki görüşlerini derlemek üzere bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmada görüşülen kişilerin küresel ısınmaya neden olan bir iklim değişikliğinin varlığı, varsa, buna insanlığın katkısı, insanlık için tehdit olma durumu ve geri dönülebilir olup olmadığı konularındaki düşünceleri sorgulandı. Herkes iklim değişikliğinin farkında! Tüm dünya küresel ısınmaya neden olan iklim değişikliği konusundaki endişe (yüzde 86) ile küresel ısınmanın insan yapısı olduğu (yüzde 84) ve insanlık için tehlike arzettiği (yüzde 85) kanaatlerini paylaşıyor. Türkiye’de küresel ısınma bilinci dünya ortalamasının da üstünde. Araştırmada küresel ısınmaya yol açan bir iklim değişikliği olduğu önermesine katılanlar %94, küresel ısınmanın insanlık için ciddi bir tehdit olduğu düşüncesinde olanlar %95 ve küresel ısınmanın insan faliyetlerinin bir sonucu olduğu fikrini onaylayanlar %90 oranında oldu. Gerek dünya genelinde, gerekse Türkiye’de iklim değişikliği bilinci kadınlarda daha yüksek, eğitim arttıkça artıyor. Dünyada gençler ve öğrenciler genelde daha bilinçli iken Türkiye’de yaş ve meslek grupları arasında belirgin bir farklılık görünmüyor. Türkiye’de İklim değişikliğinin varlığını kadınlar (%98); insanlık için tehdit olduğunu kadınlar (%99) ve üst eğitimliler (%99); insani faaliyetlerin bir sonucu olduğunu kadınlar (%94), AB SES grubu (%97), üst eğitim grubu (% % 97), çalışanlar (%93) ve üst gelir grubu (%97) daha yüksek oranlarla kabul ediyor. Ülkelerin küresel ısınma önermelerini kabul etme oranları ile ilk 10 ülke ve son 10 ülke sıralamaları aşağıdaki tablolarda yer alıyor. Türkiye küresel ısınma farkındalığı en yüksek 10 ülke içinde. İnsanlar iklim değişikliğinin geri dönüşünün olup olamayacağı konusunda ayrışıyorlar İnsanlık geri dönüş için zamanımız olup olmadığı konusunda ise ikiye ayrılıyor. Yarıya yakın bir grup (yüzde 48) iklim değişikliğinin geri dönüşü için hala zamanımız olduğu fikrini paylaşırken diğer yarı (yüzde 46) bunun için çok geç kalındığını düşünüyor. Türkiye’de benzer bir ayırım sözkonusu. İklim değişikliğinin geri döneceğine olan umut (%50) biraz daha fazla. Dünyada umut yüksek eğitimliler, öğrenciler ve emekliler arasında biraz daha yüksek. Türkiye’de üst SES grupları (ABC1 %58) ve üst eğitim grubu (%62) daha yüksek oranlarda iklim değişikliğinin geri dönüşünün olduğunu düşünüyor Ülke bazında bakıldığında 39 ülkenin 25’inde küresel iklim değişikliğinin geri dönülebilir bir durum olduğu düşüncesi hakimken 14 ülkede insanların çoğu bunun için artık çok geç olduğunu kanısında. Barem Genel Müdürü Sencer Binyıldız sonuçları şu şekilde yorumladı: “Küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmanın son yıllarda gerek görünen etkileriyle, gerekse biliminsanları ile çeşitli kurum ve örgütlerin çalışma, mücadele ve tanıtımlarıyla dünya gündeminde yerini alması sonucu herkes bu sorunun farkında. Davos Dünya Ekonomik Forumu “Küresel Riskler Raporu 2020” uzun vadeli risklerin tamamını çevresel riskler olarak tanımladı. Son yıllarda ardarda sıcaklık rekorları kırılıyor. Daha önce görülmeyen etki ve sıklıkta fırtınalar, orman yangınları, seller gibi doğal felaketleri izliyoruz. Çok sayıda STK’nın ve bu arada Greta Thunberg ile yıldızlaşan genç iklim aktivistlerinin mücadelesinin de bu sonuçlarda etkili olduğu kanısındayım. Artık herkes düzenli ve güvenilir ısı ölçümlerinin yapıldığı 1880 yılından beri gezegenin ısısının 1,5 derece arttığını öğrendi. Kritik eşiği aşıp aşmadığımız konusunda ise umutlarını yitirmemeye çalışıyorlar”. Binyıldız Türkiye sonuçlarını da şu şekilde değerlendirdi: “Türkiye’de iklim bilincinin global ortalamanın da üstünde olduğunu görüyoruz. Bunda global gündemi izlemenin ötesinde, coğrafi konumumuz nedeniyle zararları bilfiil yaşıyor olmamızın etkisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de kuruyan 60 gölün toplam yüzölçümü Marmara Denizininin yüzölçümünden daha fazla. Termik ve hidroelektrik santrallerin iklim değişikliğine katkıları ve verilen mücadele sosyal medya sayesinde artık daha çok gözönünde. Yıllardır küresel iklim değişikliğinin risklerini anlatan yapıların çabaları da eklendiğinde bu sonuç sürpriz değil”. “Ancak farkında olmak yetmiyor, bu konuda acilen tüm dünyada birşeyler yapılması gerekiyor, bazıları için şu an bile çok geç. İlk adım COVID-19 pandemisinin bize hatırlattıklarını unutmamak olabilir”. Araştırma Künyesi: Araştırmada Kasım-Aralık 2019’da 39 ülkede 29.368 kişi ile görüşüldü. Türkiye’de 601 kişi ile CATI görüşmesi yapıldı. |